Yalnız Gezenler 1


Yalnız seyahat etmenin en zor yanı nedir? Birisi karar vermek díyordu bugun. Kendi kendine kararlar almak. Tek başınızayken tercihler tamamen sizin oluyor. Kim nereye gitmek isterse değil, siz nereye gitmek isterseniz oraya gidebiliyorsunuz. Bu da durumu zorlaştırıyor. Tüm kararlarınızı kendiniz almak zorundasınız. Gerçekten de şu müzeye gitmek istiyor musunuz? Yoruldunuz mu yoksa biraz daha yürüyebilir misiniz? Bunların hepsine karar vermek bazen-inanılmaz olsa da- yorucu olabiliyor.

Bir de tabii iki kişiler veya daha çok kişiler icin tasarlanmış bu dünyada ayrıksı bir ot gibi durmak var.  Ama yine de bence en zoru, bu ayrıksılıkla başa çikmaya çalışmaktan da öte, tek başınayken uzamda nasıl varolunabileceğini bilememek. Elini kolunu nereye koyacaksın? Nasıl bir duruşun olmalı? İnsan konuşmayınca-ki bu en çok yaptığımız şey olsa gerek, geriye çok fazla zaman kalıyor. Çok fazla zaman tasarrufu yapmış oluyoruz. Konuşmadan geçen dakikaları doldurmak işin en zor yanı. Bazı mekanlar bunu kolaylaştırıyor. Konser salonları, sinemalar, genel olarak dişardan bir şeye baktığınız yerler. Müzeler, mağazalar. Ama bunun dışında aslında sosyal olmak için, insanin içindeki o sosyal canazoru doyurmak icin tasarlanmış mekanlarda tek başına bulunmak, bana hala garip geliyor. Giderek buna alışsam da. Restoranlar bir derece. Ama bar? Canlı müziğin olmadığı, insanların konuşmaya geldigi bir barda tek başıma olmak çok acayip geliyor mesela. Hele bir de elinizde bir kitap, bir gazete falan yoksa. Bence insan, birşey yapmadan, yani bir amacı olmadan, yalnız olmayı bilmiyor. Böyle bir varoluşu düşünemiyor bile. Çünkü belki de özüne aykiri bu.

Labels: , , ,
edit

No comments: