Hep Benimle Kal

E. benim yaşlarımda, incecik bir kadın. O kadar ince ki, varlığı kapalı kapılardan süzülerek geçebilecekmiş gibi duruyor. E. ipincecik, Çek bir kadın. Benim yaşlarımda. Bir çocuğunu kaybetmiş. Nasılını, nedenini söylemedi-Nasılın ve nedenin bir önemi var mı?-
Mutfakta karşımda otururken, büyük yeşil gözleriyle bana baktı ve yaptırmak istediği dövmeden bahsetti. Dövme olarak oğlunun ismini yazdırmak veya resmini çizdimek istediğini sanmıştım.  Yanlış anlamışım.

Ne yapmak istediğini ancak dün anlayabildim. Brüksel'deki dövmecilerin yanaşmadıklarını, ama Hollanda'da istediği şeyi steril bir şekilde yapabileceğini söyleyen bir dövmeci bulduğunu anlattı.Oğlunun küllerini dövmenin boyasına karıştırıp sonsuza kadar kendisine katmak istiyor. Ne yapmak istediğini idrak ettiğimde karşısında, ayakta duruyordum. Söyledikleri beni öylesine gafil avladı ki; bir an için aptal gibi görünmüş olmalıyım. Bu fikir beni çok hüzünlendirdi. Bir kadının bedeninde şekillenmiş bir hayatın, asla gerçekleşmeyecek anlarıyla, kırılmış bir kalp ve gerçekleşmemiş bir potansiyel olarak, yine aynı kadının bedenine geri dönmesi. Başa dönerek, kendi topraklarına zerk edilmesi. Bu kez hiç ayrılmamak için. Ta ki ikisi de tekrar toza dönüşene kadar.
Labels: ,
edit

No comments: