Zinneke in Brusseleir

Renklerin ve insanların karmaşası, insanın yaratıcılığı, doğanın ve ilişkilerimizin kırılganlıgı. Terör kabusundan uyanan Brüksel dün binlerce insanla sokaklarda içinde barındırdığı farklı renkleri kutladı. Birbirine yaklaşmaktan, güvenmekten ve konuşmaktan korkmadan, omuz omuza, müzikle ve kahkahayla sokaklarda yürüdü, şarkılar söyledi. Başka bir deyişle, kendini iyi etti. Kendini korkudan, telaştan ve panikten arındırdı, şehrine yeniden bağlandı.



İki yılda bir düzenlenen Zinneke Parade, ismini Brüksel'e ait bir kelimeden alıyor. Zinneke'nin bir anlamı Brüksel'in içindne geçen Senne nehri. Tabii ki, diğer tüm büyük Avrupa kentleri gibi Brüksel de bir nehrin, bir suyun kenarına kurulmuş. Fakat Senne bugün artık yok. Üzerini kocaman bir bulvar kapatmış durumda. Yine de bu kayıp nehrin hafızası bu şehirde yaşayan insanların kimliğinde varolmaya devam ediyor. Zinneke piç anlamına da geliyor bir taraftan, kökleri belli olmayan, 'safkan' olmayan köpek manasında. Brüksel'in insanları bu kavramı gururla taşıyorlar çünkü biliyorlar ki sınırları bulandırmak ve saflıktan uzaklaşmak, insana yeni özgürlük alanları açıyor, üzerine yapıştırılan kavramlara karşı durmasına yardımcı oluyor. Brüksel gösterişli bir şehir değil, ama kendine bakan ve kendine piç diyebilen bir şehir. Bu da onu benim için çok özel kılıyor. Brüksel'in renklerinden biri olmak, ne mutlu!
Labels: ,
edit

No comments: