Yolda 4 Yabancı


Brüksel’den Paris’e giden özel bir arabayı paylaşan 4 kişi, havadan sudan konuşuyorlar. Bu dört kişiden biri de benim. Sürücünün yanında oturuyorum. Justin arada gözlüklerini düzelterek, dikkatli bir şekilde arabayı kullanıyor. Saat 8 buçuğa yaklaşıyor, işlerine giden insanlar çoktan evden çıkmış, yollara dökülmüş durumdalar. Justin ‘baştan uyarayım, ben yolda müzik dinliyorum’ diyor ve 60’lı yıllardan bir şarkı çalmaya başlıyor arabada. Arkada 65 yaşından genç olmayan bir Almanca öğretmeni ve Avrupa’nın farklı şehirlerinden oteller açmaya giden genç bir kadın oturuyor. Birbirimize kibarlık sınırlarını aşmayan sorular soruyoruz. İnsanı suçlu hissettirmesi mümkün olmayan, ‘nerelisiniz, ne yapıyorsunuz?’ gibi zararsız ama içinde ipuçları barındıran sorular. Ben yanında oturduğum için daha çok Justin’le konuşuyorum. Daha 22 yaşında. Tıp Fakultesinin 3. yılını daha bir önceki akşam bitirmiş, yaz tatili için güneye, Toulouse’a, ailesinin yanında gidiyor. Varlıklı bir aileden geldiği belli olan bu genç adam, bana kalp cerrahi olmak istediğinden bahsediyor. İnsan anatomisinden bahsederken kurduğu cümleler dikkatli ve kendine güvenli. Şüphesiz daha öğreneceği çok şey var, ama şimdiden insanda sadece doktorların muktedir olduğu o garip güveni uyandırıyor. Onu bir hastanede, aynı filmlerdeki gibi başında renkli bir bandana, Rolling Stones eşliğinde ameliyat yaparken hayal ediyorum. Evet aklımda buna dair hiç şüphe yok, Justin eski müzikler dinleyen, kuşaktan kuşağa doktorluk mesleğinin sürdürüldüğü bir aileden gelen bir kalp cerrahı olacak. Onun gençliğine imrenerek bakıyorum. Asla geri gelmeyecek bir şeyin vücuda gelmiş hali o. Onun yaşındaki herkes gibi. 
Labels: , ,
edit

No comments: