Bİr Günlük Geziler- Malta 1
Saturday, July 01, 2017
Bazen insanın yolu, yazgısı insanlığın yazgısıyla bir olmuş
şehirlere düşüyor.
Yorgun taşların örttüğü bir meydanda oturuyorsun. Burada
daha önce hiç bulunmadın. Gözlerin bu taşları, bu pencereleri, sokağa doğru
yarım açılmış bu kapıları ilk defa görüyor. Yine de burası, sana tanıdık. Bunun
sebebini arıyorsun, boşuna. Tabii göze görünen şeyler var. Akdeniz, Valetta’yı
sarmalıyor, denizin akıntısı gündüz güneşin gümüş izini, gece şehrin ışıklarını
yansıtarak, usulca yer değiştiriyor.
Deniz, baktıkça insanın içinde büyüyor,
insanın ruhunu büyütüyor. Evler, insanları dışarıda olup bitenden korumak için
yapılmamış. Onun yerine, sanki dışarıdaki hayata uzanıyor, onun bir parçası
olmak istiyor her daim. Ondandır ki son derece basit yapılmış. Ev, sarımtırak,
güneşin solgun bir tonu gibi, üst üste konmuş taşlardan, çekinden balkonlardan,
çırılçıplak bırakılmış çatılardan ibaret. Bu haliyle uzaktan bakınca, birbirine
karışmış bir bütün oluşturuyor. Ev, sokakla birleşik. Birleşik çünkü içinde
yaşayanlar ve içinde yaşananlar, her an dışarı akıyor. Sokak ikinci bir varoluş
hali değil. Sokak evin devamı. Yaşlı bir kadın evin önüne su tutuyor. Kızgın
güneş az sonra kaldırım taşlarına yarım yamalak tutunabilen bu suyu yok edecek.
Ama bu önemli değil. Bu kadın gibi binlerce kadın, yüzyıllardır, güneşin
inadına inatla karşılık vererek, bu evin önünü böyle suladı. Burada, bu şehirde binlerce kez yapılmış
binlerce hareket var. Şehri bugün olduğu hale getiren bu. Onu insana tanıdık
kılan, insanın yüzyıllardır yaptığı tüm bu küçük ve önemsiz eylemlerin bir
birleşimi.
edit
No comments:
Post a Comment